EBAN BİN SAİD B. EL-AS R.A. :
İsmi; Ebân, Nesebi; Ebân b.
Said b. el-Âs b. Ümeyye b. Abdişems b. Abdimenâf b. Kusay b. Kilâb b. Mürre b.
Ka'b b. Lüeyy el-Kuraşî.
İslâm'dan önce Ebân'ın ailesi
iki zümreye ayrılmış ve bu iki zümre arasında ihtilâf çıkmıştı. Ailesi İslâm'a
karşı aşırı muhalif olanlardandı. Kardeşleri Halid ile Amr İslâm ile müşerref
olmuşlardı. Ebân ise bunların müslüman olmalarından dolayı çok hiddetlendi
(Üsdü'l-Ğâbe, I, 35). "Keşke Zaribe'de ölmüş olsa idim de, Amr ile
Halid'in dine iftira ettiklerini görmeseydim" meâlinde bir şiir de
söylemiş ve bu konudaki üzüntü ve kızgınlığını dile getirmişti.
Ebân, Bedir gazvesinde
müslümanlara karşı savaşan müşriklerle beraberdi. Kardeşleri Ubeyde ve Âs
müslümanlarla savaşırken muhârebede ölmüşlerdi; fakat Ebân ölmemişti (el-İsâbe,
I, 10).
Hudeybiye sulhu sırasında
Rasûlullah (s.a.s.), Hz. Osman'ı Kureyş ileri gelenleriyle görüşmek üzere
Mekke'ye elçi olarak göndermişti. Hz. Osman, müzâkere için Mekke'ye gittiği
zaman Ebân'ın misâfiri oldu. Ebân Osman'ın muhâfazasını üzerine aldı. Gerçekten
o, Hz. Osman'ı çok severdi (el-İstilâb, I, s.35).
Ebân, müslüman olmadan önce
Rasûlullah (s.a.s.)'a muhâlif olanların başındaydı. Bununla beraber bu yeni din
ve Rasûlullah (s.a.s.)'ın peygamberliği hakkında da araştırma yapıyordu. Ebân,
Kureyş'in ileri gelen tüccarlarından biri idi. Sık sık o sıralar ticaret ve
ilim merkezi olan Şam'a giderdi. Yine bir seferinde Ebân, Şam'da bir rahiple
karşılaştı. Onun Kureyş'ten olduğunu anlayan rahip, bu kabileden Cenâb-ı Hak
tarafından görevlendirilen şahsın çıkacağını ve Allah yolunda İsa ve Musa'nın
yolunu takip edeceğini ona bildirdi. Bunun üzerine Ebân, bu zâtın isminin ne
olacağını sordu. Rahip; "Muhammed" dedi. Ayrıca eski eserlerde ve
semâvi kitaplarda gönderilecek olan peygamberin bazı özelliklerini okuduğunu
ona anlattı.
Ebân bu sözleri dinledikten
sonra rahibe; "Saydığın bu hususların hepsi o zatta mevcuttur" dedi.
Rahip bu zâtın bütün Arap ülkelerinde iktidarı elde ettikten sonra iktidarının
bütün dünyayı saracağını söyledi. Şunu da ilâve etti: "Sen memleketine
geri döndüğün zaman bana İslâm hakkında malumat ver. Ona git, benden selam
söyle ve hürmetlerimi bildir".
Ebân, Mekke'ye geri döndüğü
zaman artık değişmişti. İslâm'a, müslümanlara karşı eski hali kalmamış,
muhâlefeti tamamen kalkmıştı (Üsdü'l-Ğâbe, 1, 36).
Bir müddet böyle devam
ettiği halde, Ebân hâlâ Atalar dininin hürmetini, rakiplerinin tavrını
düşünerek konuştuğu rahibin söylediklerini de bir tarafa bırakmıştı. Fakat
bütün bunlara rağmen Ebân, Hakk'ın câzibesine daha fazla dayanamayarak
Hayber'den önce İslâmiyet'le müşerref oldu (el-İstiâb, 1, 35). Müslüman
olduktan kısa bir müddet sonra da hicret etti.
Rasûlullah (s.a.s.) Ebân'ı
müslüman olduktan sonra bir seriyye'nin emirliğine getirerek, Necid tarafına
gönderdi. Hz. Ebân bu seriyyeden zaferle döndü, fakat Hayber fethine
katılamadı. Hz. Ebû Hureyre bu sırada Habeş muhâcirleriyle Medine'ye varmıştı.
Hz. Ebân ve Hz. Ebû Hureyre Hayber ganimetlerinden istifade edememişti. Bunun
üzerine her ikisi de bu ganimetlerden faydalanmak için Rasûlullah (s.a.s.)'e
maruzatta bulundular. Fakat o sırada orada bulunanlardan bazıları bunların
Hayber gazasında bulunmadığını söylediler. Ebân üzüldü. Fakat Rasûl-i Ekrem her
ikisine de iltifatta bulundu (Buhârî Kitâbü'l-Meğazî, Cazvetu Hayber). Ebân
Necid seriyyesinde muvaffak olduğundan dolayı başka seriyyelerin de emirliğine
tâyin edildi.
Hz. Eban, bundan sonra
Rasûlullah (s.a.s.)'ın emriyle deniz ve kara işlerinin idaresine ve
vergilerinin tahsiline tâyin edildi. Rasûlullah (s.a.s.)'ın vefâtına kadar da
bu görevde kaldı. Vefâtıyla birlikte de geri döndü (el-İstiâb, 1, 36).
Rasûlullah (s.a.s.)'ın
vefâtından sonra Hz. Ebû Bekir'e genel bir bey'at yapılmıştı. Fakat sayıları
sınırlı bazı kimseler bey'at etmedi. Bunların arasında Ebân da vardı. Fakat
bütün Hâşimoğulları bey'at edince artık onun bey'at etmesine mazeret kalmamış,
o da bey'at etmişti. Hz. Ebû Bekir, hilâfette iken Rasûlullah'ın tâyin ettiği
emir ve görevlileri azletmedi. Hz. Ebân'ın da vazifesinin başına dönmesini rica
etti. Fakat Hz. Ebân kabul etmeyip şöyle dedi: "Rasûlullah (s.a.s.)'den
sonra başka herhangi bir kimsenin teklifini kabul etmem." Bunun yanında
ise bazı rivâyetlerde Hz. Ebû Bekir'in ısrarı üzerine Yemen valiliğini kabul
ettiği rivâyet edilmektedir (Üsdü'l-Ğabe, I, 37).
Hz. Ebân'ın vefâtı
ihtilâflı olmasına rağmen kuvvetli bir rivâyette Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti
zamanında Ecnâdin muhâberesinde şehid olduğu söylenmektedir .
Şamil İslam Ansiklopedisi